AHİ EVREN DEDE CAMİ

Trabzon'a hakim Boztepe semtinde yapılmış olan caminin tarihi bilinmemektedir. Bununla beraber Şemsettin Sami'nin belirttiğine göre Sultan Orhan döneminde Ahi Evren'in bir derviş dergahı inşa ettirdiği bunun da bugünkü cami ve türbenin yerinde olduğundan bahsetmektedir. Komplekse ait kesin bir bilgimiz yoktur. Burada aynı isimli bir cami inşa edildi. Ahi Evren Dede camisi Hacı Hakkı Baba'nın Abdülaziz döneminde H.1305 (1888) katkılarıyla tamir ettirilerek günümüze ulaştırılmıştır.

            ÇARŞI CAMİ
Cami, uzun yıllar Trabzon'da valilik yapmış Hazinedar zade Osman Paşa tarafından H.1225, M.1839 yılında yaptırılmıştır.
 
Caminin kurulduğu saha eğimli olduğu için kuzey cephesinde son cemaat mahallinin altına dükkanlar yerleştirilmiştir. Şehrin en büyük camisidir. Yapıda muntazam bir taş işçiliği göze çarpar. Örtüsü bütünüyle kurşunla kaplanmıştır. Kapı ve pencere silmelerinde barok süslemeli bordürler görülür.
 
Cami, son cemaat mahalli ve harim kısmından meydana gelmekte ve altı istinatlı olarak planlanmış bulunmaktadır. Son cemaat mahalli üç bölümlü, kubbeli dört sütunun arasına yerleştirilen ince perde duvarlı ampir bir revaktan meydana gelmektedir.

            ERDOĞDU BEY CAMİ
H.985 M.1577 yılında Trabzon Valisi Erdoğdu Bey tarafından yaptırılmıştır. Cami birçok onarım geçirmiş ve geniş ölçüde özelliklerini yitirmiştir.
 
Son cemaat mahalli ile harimin girişindeki ahşap mahfiller üstten irtibatlıdır. Mihrap nişinin mukarnaslı bir kav sarası vardır. Köşeliklerde birer gül bezek ile üst kısımda yazı kuşağı yer alır. Burada bulunan H.1317, M.1899 tarihi caminin son onarımına aittir. Minber ahşap olup sade bırakılmıştır.

            GÜLBAHAR HATUN CAMİ
Yavuz Sultan Selim'in annesi Gül bahar Hatun'un hatırası için Orta Hisar'ın batısında Zağnos Köprüsü'nün yakınında bir külliye içersinde yapılmıştır. Külliyeden cami ile türbe günümüze gelebilmiş; imaret, medrese, hamam ve mektep yıkılmıştır. Mektebin yerine 1899 tarihinde bugünkü Gül bahar Hatun İlkokulu yapılmıştır. Kaynaklar Gül bahar Hatun'un ölümünden sonra 1514 yılında yaptırıldığını göstermektedir. Caminin inşa kitabesi yoktur. Cami erken devir Osmanlı mimarisinde ayrı bir plan tipi oluşturan Zaviyeli Camiler grubuna girmektedir. Duvar işçiliği özenlidir. Pencereler, son cemaat mahalli, kemerleri ve minarede koyu gri ve sarımsı beyaz taş kullanılmıştır. Caminin örtüsü kurşun kaplıdır.
 Mihrap mermerden yapılmıştır. Kenar bordürleri sade, tepeliği bitkisel süslemelidir. Beşgen niş mukarnaslı bir kavsara ile son bulur. Köşeliklerinde ikişer kabara (gül bezek) motifi yer alır. Minberde mermer olup sade bırakılmıştır.
 
Caminin klasik dönem süslemeleri bozulmuştur. Bugünkü süslemeler son onarımlarda yapılmıştır. Avlusundaki şadırvan eskiden kubbe ile örtülüydü. Bu örtü son onarımlarla konik külaha dönüştürülmüştür.

            İSKENDERPAŞA CAMİ
Avlusunda yer alan medresesi yıkılmış, batı tarafındaki mezarlık kaldırılmıştır. Burada sadece İskender Paşa'nın mezarı bırakılmıştır. Camiye değişik zamanlarda ilaveler yapılmış ve onarımlarla orijinalitesi bozulmuştur. Çok iyi bir taş işçiliğine sahiptir. Minare, tuğla ve renkli taşlarla almaşık tarzda yapılmıştır.
 
 
Yapının esas planı İznik'teki Yeşil Camiye benzemektedir. Muhtemelen öndeki üç bölümlü olan son onarımlarla değiştirilmiş ve kırma çatı ile örtülmüştür. Son cemaat mahallinden ara bölüme girilir. Burası, yan duvarlarla ve güneyden iki sütuna oturan ortada bir kubbe, doğu ve batısındaki tonoz parçaları ile örtülmüştür. Harim kısmı pandantiflerle oturan bir kubbeye sahiptir.
 
Mihrap ve minber mermerden yapılmıştır. 19. Yüzyıl barok süslemelerine sahiptir. Üzerlerinde iri yapraklı kıvrım dallı bordürler, kartuşlar bulunmaktadır. Caminin içerisinde kalem işi süslemeler de bulunmaktadır.
 
Caminin H. 936, M .1529 tarihli inşa kitabesi cephedeki giriş kapısı üzerindedir. Ayrıca burada yapının bugünkü haline kavuştuğu 1882 yılı onarımına ait kitabe de bulunmaktadır.

            ORTAHİSAR CAMİ
Yapı altınbaşlı Meryem Kilisesi Chrysokephalos olarak adlandırılmıştır. Kuruluşu 914 yılına kadar inmektedir. Bu yapının manastır içerisinde bazilikalı planlı olarak yapıldığı sanılmaktadır. Bugünkü planın : esası 12. Yüzyılda gerçekleştirilmiş olmalıdır. Araştırmacılar yapının 6 esas onarım devri geçirdiğini belirtmişlerdir. Ana plan Yunan haçı şeklindedir. Üç nefli olan yapının apsisi içten yuvarlak dıştan çokgendir. Bir iç ve bir dış nar teksi vardır. Kuzey girişi 14. Yüzyılda inşa edilmiştir. Merkezi kubbe pandantiflere oturur ve 12 köşeli yüksek bir kasnağa sahiptir. Zamanında şehrin baş kilisesi, katedrali olduğu için yapının süslemesine önem verilmiştir. Freskler bugün sıvanmıştır. Bema duvarlarında ve zeminde opus sectile tarzında mozaik süsleme yer almaktadır.
 
 
Fetihten sonra camiye çevrilmiş ve belki de Fatih, ilk Cuma namazını burada kılmıştır. Fatih Medresesi de yapıya bitişik olarak kurulmuştur. Türk devrinde caminin esas girişi kuzeye alınmış, güney duvarının ortasına bir mihrap yerleştirilmiş, minber konulmuş ve minare yapılmıştır.
 
Mihrap taştan yapılmış olup, süsleme bakımından zengindir. Mihrabı çevreleyen geometrik geçmeli bordürler, mukarnaslı niş ve alındığındaki rozetler Selçuklu örneklerini hatırlatmaktadır. Ceviz ağacından yapılmış minber değerli bir sanat eseridir.
 
Orta Hisar Camii'ne değişik zamanlarda nakışlı süslemeler yapılmış ve kitabeler konulmuştur. Mihrabın doğusundaki oda 1842 yılında kütüphane haline getirilmiş ve kapısı üzerine bir kitabe yerleştirilmiştir.

            TAVANLI CAMİ
Trabzon'un tipik çatılı camilerinden birisidir. 1874 yılında Nemli zadeler tarafından yapılmıştır. Geniş bir hazinesi vardır. Dikdörtgen planlı olan yapı son cemaat mahalli ve harim kısmından meydana gelmektedir. Kalın taş duvarlar özenli bir işçilik gösterir.
 
Harimin giriş kısmı üzerinde ahşap mahfil yer almaktadır. Caminin aydınlatılması bütün cephelerdeki pencerelerle sağlanır. Taş mihrap bordürleri vazodan çıkan ağaçlar ve kıvrım dallarla kabartma olarak süslenmiştir. Minber sade tutulmuştur. Harimin ahşap tavanı da ortada göbeklidir.

            YENİCUMA CAMİ
Trabzon"un kurtarıcı ve koruyucu azizi Eugenios'a izafe edilmiştir. İlk kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Araştırmacılar ilk yapının bazilika olduğunu belirtmektedir. Ayrıca 1291 yılına ait bir kitabe bulunmuştur. Bugünkü yapının 14. Yüzyılda haç planlı olarak inşa edildiği muhtemeldir.
 
 
Yapının bugün nar teksi yoktur. Üç nefli ve üç apsislidir. Orta apsis içten yuvarlık dıştan beş köşelidir. Diğerleri içten at nalı, dıştan yuvarlaktır. Merkezi kubbe doğuda haç biçimli iki ayağa, batıda yuvarlak iki dorik sütuna pandantifler yardımıyla oturur. Yan neflerin üzeri tonozlarla örtülmüştür.
 
Bu yapıda da fresk izleri ve zemin mozaiklerinin kalıntıları bulunmaktadır. Ayrıca orta apsisin dışında kartal ve güvercin kabartmalarına yer verilmiştir.
 
Trabzon"un fethinden sonra camiye çevrilen yapıya kuzey giriş kısmı ile minare ilave edilmiştir. Büyük apsisten bir giriş daha açılmıştır. Taştan yapılan mihrap barok karakterlidir. Minberi ahşaptan yapılmış olup sade bırakılmıştır. Mahfilde iyi bir ahşap işçilik görülür. Bu ilavelerden başka caminin içinde çok değerli kalem işi süslemeler vardır. Pandantiflerin yazıları ünlü hattat Hafız Hasan Rıfat'ın eseridir. Kullanılan diğer kısımlardaki yazı ve nakışlar yenilenmiştir.
AYASOFYA CAMİİ
     Günümüzde müze olarak kullanılmakta olan Trabzon Ayasofya Kilisesi, 1. Manuel Komnenos zamanında (1238-1263) inşa edilmiştir.
 
     Fatih Sultan Mehmet'in 1461 yılında Trabzon'u fethini takiben yapı, camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. Ayasofya, yüzyıllar boyunca şehri ziyarete gelen seyyah ve araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Trabzon üzerine anlattıkları ile ünlü Evliya Çelebi (1648), Pitton Tournefort (1701), Hamilton (1836), Texier (1864), Trabzonlu Şakir Şevket (1878) ve Lynch (1893) yapıya önem veren kişiler arasındadır. 
 
 
    1868 yılında harap durumda olan caminin Bursa'lı Rıza Efendi'nin teşvikleriyle yeni baştan onarıldığı bilinmektedir. Bina I. Dünya Savaşı yıllarında sırası ile depo, hastane daha sonraları yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Edinburg Üniversitesi'nin işbirliği ile restore edilerek 1964 yılından sonra müze olarak ziyarete açılmıştır.
 
      Geç Bizans kiliselerinin güzel bir örneği olan yapı, kare-haç planlıdır ve yüksek bir merkezi kubbeye sahiptir. Nartex denilen giriş holüne sahip olan bina üç neflidir. Neflerden ortadaki beşköşeli, yanlardakiler ise yuvarlak birer apsisle son bulmaktadır. Nartex' in üzerinde şapel vardır.
 
     Yapının kuzey, batı ve güneyinde üç revaklı giriş bulunmaktadır.
 
     Kubbe ve kasnağı oniki köşelidir. Kubbe monoblok dört mermer sütun, kemerler ve pandantiflerle taşınmaktadır. Yapı ana kubbenin etrafında değişik tonozlarla örtülmüş, çatı farklı yükseklikler verilerek kiremitle kaplanmıştır.
 
    Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hıristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. Kuzey ve batıdaki revak cephelerinde görülen geometrik geçmeli bezemeleri içeren madalyonlarla, batı cephesinde görülen mukarnaslı nişler Selçuklu taş işlemelerindeki özellikleri taşımaktadır.
 
     Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem'le Havva'nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır.
 
1.Sahnede; Adem ile Havva' nen yaradılışı
 
2.Sahnede; Adem ile Havva'nın cennette yaşayışları
 
3.Sahnede; Yasak elma
 
4.Sahnede; Adem ile Havva'nın cennetten kovuluşları
 
5.Sahnede; ilk cinayetin tasviri (Kabil'in Habil' i öldürmesi) tasvirleri yer almaktadır.
 
    Yine bu cephede kemerin kilittaşı üzerinde Trabzon'da 257 yıl hüküm süren Komnenosların sembolü olan tekbaşlı kartal motifi bulunmaktadır. Benzer bir kartal tasviri ana apsisin dışında doğu tarafta yer alır. Bu cephede, kentaur - grifon gibi mitolojik varlıklar, güvercinler, merkezlerinde yıldız ve hilal bulunan kare panolar, içleri bitkisel motifli madalyonlar yer almaktadır.
 
     Yapının ana kubbesinin altına rastlayan kısmında opus-sectula tarzında çok renkli mermerden yapılmış bir yer mozaiği bulunmaktadır.
 
     Ayasofya'nın süslemelerinin önemli bölümünü meydana getiren fresklerde İncil'den alınmış konular canlandırılmıştır:
 
     Kubbede ana tasvir Hz. İsa'nın tanrısal yönünü aksettiren Pantacrator İsa'dır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Ana kubbenin pencere aralarında İsa'nın on iki havari tasvir edilmiştir. Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa'nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir.
 
      Ayasofya Müzesi'nin doğu yönündeki ana apsisin dış cephesinde yer alan ve 1450-1850 yılları arasına tarihlenen değişik form ve büyüklükteki kayık ve yelkenli kazımaların kimler tarafından ve ne amaçla yapılmış oldukları kesin olarak bilinmemektedir.
 
     Değişik kişilerin elinden çıktığı açıkça anlaşılan bu kazımaların zaten denizci bir millet olan yöre halkının inanışları gereği; avlanırken ve yolculuk esnasında tanrının kendilerini koruması ve bol kazanç vermesi amacıyla çizmiş olabilecekleri düşünülmektedir.
 
Kule :
 
     Ayasofya Kilisesinin yanıbaşında yükselen kule, 1427 yılında yapılmıştır. Şapel olarak kullanılan kulenin birinci katı yıkılmış, çatı tonozları düşmüş ve üzerindeki resimler tahrip olmuştur. Bununla birlikte şapelin duvarları üzerindeki tasvirler günümüze iyi bir şekilde ulaşmıştır. Kulenin güneyinden bir merdivenle çıkılan apsis bölümü yer almaktadır. Kule, biri kuzeyde diğeri güneyde olmak üzere iki pencereden ışık alır.
 
    Kemer pencereleri kuzey ve güney duvarlarının merkezini doldurmaktadır. Apsis cephesi üzerindeki tasvirlerin yapımına 1443 yılında başlanmış ve çok kısa bir sürede bitirilmiştir.